Bu konu da kanıtlanmış herhangi bir veri bulunmamaktadır. Ayrıca genellikle hastalar kendiliğinden veya Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları yönlendirmesi ile bizlere başvurarak, normal yoldan mı yoksa sezaryen ile mi doğum yapmaları gerektiğini sormaktadırlar. Biz Beyin ve Sinir Cerrahlarının bu konu da kesin yargılarda bulunmamız doğru olmayacaktır. Hamilelik sırasında veya öncesinde bel ağrıları olan hastaların normal doğum yapmaları halinde bel ağrılarının artacağı söylemek imkansızdır. Bu durumlarda hastanın ağrılarına yönelik olarak takip eden doğum uzmanı ile beraber tedavi düzenlemek ve doğumun şekline de bebek açısından hangisi daha doğru ise o yönde karar vermek gereklidir diye düşünmekteyim.
Mikrocerrahi yöntemi ameliyat sırasında mikroskobun kullanılması esasına dayanan ve bu sayede daha ince ayrıntıları daha net bir şekilde cerrahın görüş alanına sokan bir yöntemdir. 70 li yıllardan itibaren özellikle Yaşargil hocamızın Beyin ve Sinir Cerrahisi operasyonlarında kullanması sonrası altın standart olmuş bir yöntemdir. Mikrocerrahi sadece bel fıtığında kullanılan bir araç veya yöntem değildir. Beyin ve Sinir Cerrahisi açısından her türlü ameliyatta kullanılmaktadır. Örneğin boyun fıtığı, tüm beyin ve sinir sitemi tümörleri, damarsal hastalıklar vb Bel fıtığında kullanımı sayesinde ise hastanın normal yaşantısına dönme süresi kısalmakta, bel fıtığı tekrarlama oranlarını azaltmakta ve yara yerinde iyileşme süresini kısaltmaktadır. Ayrıca mikroskopta büyüterek gördüğümüz ameliyat sahası sayesinde komplikasyon oranları ve tabii ki hata yapma şansı azalmaktadır. Mikrocerrahi şu an için dünya da etkinliği ve kolay uygulanabilmesi nedeniyle altın standart diye tabir edilen bel fıtığı cerrahisi uygulama yöntemidir. Genel anestezi veya spinal anestezi altında uygulanabilmektedir. Hasta yüz üstü yatar pozisyonda iken belinde önceden skopi ile seviye tespiti ile belirlenen bölgeye 2-2,5 cm lik cilt kesisi yardımı ile operasyon gerçekleştirilmektedir. Mikroskobun kendisinde mevcut olan ışıklandırma sayesinde derinlik ne olursa olsun rahatça çalışma ve görme imkanı sağlamaktadır. Ameliyat bölgesinde açılan kemik pencere boyutları da küçük olmakta ve buraya ait de herhangi bir komplikasyon gelişme riski azalmaktadır. Ayrıca cilt kesisinin küçük olması sayesinde ameliyat sonrasında enfeksiyon gelişme gibi riskler de çok azalmaktadır.
Vücudumuzdaki dokuların yapıtaşları olan hücrelerin normalin dışında ve hızlı olarak çoğalmaları neticesinde oluşan her türlü normal dışı dokuya "tümör" adı verilmektedir. Tümör kelimesi çok geniş anlamda kullanılmaktadır ve her zaman kötü bir hastalık anlamına gelmez. İyi huylu "benign" tümörler, çoğalma hızları düşük olan, etraf dokulara veya köken aldıkları dokulara verdikleri hasar ya hiç olmayan yada zamanla zararlı etkileri olan kitlelere denmektedir. Halk arasında genellikle yavaş büyüdükleri için erkek tümör diye yanlış bir adlandırma da yapılmaktadır. Kötü huylu "malign" tümörlere kanser adı verilmektedir. Halk arasında üreme kabiliyetlerinin yüksek olması nedeniyle dişi tümör diye tabirler kullanılmaktadır. Hızlı çoğalma kapasiteleri, çevre veya uzak organlara sıçrama "metastaz" yapabilme kabiliyetleri, tedavilere dirençli olmaları nedeniyle kür dediğimiz kesin tedavi edilebilmeleri güç olan kitlelerdir.
Vücudumuzdaki dokuların yapıtaşları olan hücrelerin normalin dışında ve hızlı olarak çoğalmaları neticesinde oluşan her türlü normal dışı dokuya "tümör" adı verilmektedir. Tümör kelimesi çok geniş anlamda kullanılmaktadır ve her zaman kötü bir hastalık anlamına gelmez. İyi huylu "benign" tümörler, çoğalma hızları düşük olan, etraf dokulara veya köken aldıkları dokulara verdikleri hasar ya hiç olmayan yada zamanla zararlı etkileri olan kitlelere denmektedir. Halk arasında genellikle yavaş büyüdükleri için erkek tümör diye yanlış bir adlandırma da yapılmaktadır. Kötü huylu "malign" tümörlere kanser adı verilmektedir. Halk arasında üreme kabiliyetlerinin yüksek olması nedeniyle dişi tümör diye tabirler kullanılmaktadır. Hızlı çoğalma kapasiteleri, çevre veya uzak organlara sıçrama "metastaz" yapabilme kabiliyetleri, tedavilere dirençli olmaları nedeniyle kür dediğimiz kesin tedavi edilebilmeleri güç olan kitlelerdir.