Travmatik Yaralanmalar

Günümüzde gelişen medeniyet neticesinde insanların uğradığı kazaların sayısı artmış ve nitelikleri de ağırlaşmıştır. Ayrıca bilim insanlarının durmaksızın çalışması tıbbın hem bilgi ve tecrübe bakımından çok hızlı ilerlemesine hem de teknolojinin kullanılması ile tanı da ve tedavide çok hızlı ve başarılı olunmasına yol açmıştır.

Bilgisayarlı tomografi (BT) ve sonrasında manyetik rezonans (MR) cihazları artık beyindeki en küçük lezyonu dahi görebilmemizi sağlamaktadır. Bunun neticesinde travma geçirmiş hastaların tanısını çok hızlı ve yüksek oranda kesinlikle koyabilmek mümkün olmaktadır.

Travma ile acil servislere başvuran hastaların kafa travması açısından değerlendirilmesi sonrasında beyin BT sini görmek sıradanlaşmıştır. BT travma da hem kolay ulaşılması hem de hızlı sonuç alınması ile kanamalar, kafatası kırıkları vb travmatik patolojiler açısından ilk tercik edilen yöntem olmaktadır. BT de çok ayrıcalıklı bir patoloji olduğu düşünülürse hastanın genel durumu imkan verirse, beyin MR, MR anjiyo veya BT anjiyografi de söz konusu olmaktadır.

Kafa travmaları;
  -Kafatası kırıkları
    oLineer kırıklar
    oAçık veya kapalı çökme kırıkları
    oKafa kaidesi kırıkları
  -Kafatası içi kanamalar -  İntrakranyal kanamalar HEMATOMLAR
    oBeyin dokusu içi kanamalar – İntraserebral kanamalar
    oBeyin zarı dışı kanamalar- Epidural kanamalar
    oBeyin zarı içi kanamalar- Subdural kanamalar
      Akut subdural kanama
      Kronik subdural kanama
    oTravmatik subaraknoid kanamalar
    oVentrikül içi kanamalar
  -Beyin ezilmeleri – Kontüzyonlar
  -Diffüz aksonal yaralanma

olarak sınıflandırılabilinir.

  

Lineer kırıklar genellikle ameliyat gerektirmeyen ancak, hastanede müşahade altında tutulmayı gerektiren yaralanmalardır. Kontrol altına alınan hastanın çekilen seri BT lerinde ek patoloji gelişme durumu takip edilir ve hastanın tıbbi tedavisi ile olası risklere karşı önlem alınır. Lineer kırıklar altında epidural veya subdural hematoma neden olabilmekte ve sıklıkla beraber gözükebilmektedir.

 

  

Çökme kırıkları cilt kesisi ile birlikte “açık” veya üstünde cilt sağlam olmak kaydı ile “kapalı” diye adlandırılırlar. Genellikle kafaya sert bir cisimle vurulması veya kafanın sert bir cisme çarpması sonucu ortaya çıkmaktadırlar. Altındaki beyin zarına, beyine zarar verebilir ve hatta kırılan kemik parçaları beyin dokusu içinde derinlere kadar ilerleyebilir. Kapalı olanları eğer çok büyük değil veya altındaki beyin dokusuna zarar vermemiş ise nadir olarak takip edilip cerrahi müdahale gerektirmeyebilir. Yenidoğan ve erken bebeklik çağında kafatası elastikiyeti nedeniyle takip edilme şansı daha fazladır ve zamanla beyin dokusunun pulsasyonu ile tamamen düzelebilmektedir. (pinpon topu kırıkları). Açık çökme kırıkları ise mutlaka cerrahi müdahale ile tedavi edilmeli ve kırılan kemikler eğer kirli –enfekte görünümlü ise vücuttan uzaklaştırılmalı ve etkin bir antibiyotik tedavisi ile önlemler sıkı bir şekilde alınmalıdır.

 

  

Kaide “bazal” kırıklar yüksek enerjili travmalar sonrasında ciddi riskleri olan kırıklardır. Hayati fonksiyonu olan merkezi sinir yapılarına ve damar yapılarına komşulukları nedeniyle önem taşımaktadırlar. Öncelikli olarak nöroloji takip ve seri BT ler ile ek patoloji kontrolü önemlidir. Beraberinde burundan “rinore”  veya kulaktan “otore”  beyin omurilik sıvısı(BOS) gelmesi olasılığı azımsanmamalıdır. Bu durumda menenjit açısından tedbirler alınmalı ve BOS drenajı kesilmez ise cerrahi müdahale açısından tetkikler ve planlamalar gerebilmektedir. Cerrahi tedavi de amaç BOS kaçağına neden olan dura “beyin zarı” tamiri olmaktadır.

Kafa travmaların da beyin zarı veya beyin dokusunun damarlarının hasarı sonucu kanamalar ortaya çıkabilmektedir. Beyin dokusu içinde olanlara “intraserebral hematom”, beyin zarı ile kafatası arasında olanlara “epidural hematom”, beyin zarı ile beyin dokusu arasında olanlara ise “subdural hematom” adı verilmektedir. Beyin dokusunun üzerinde şeffaf ve çok ince bir zar daha vardır ve araknoid olarak adlandırılmaktadır. Nadir olmamakla birlikte travmalar da bu zar ile beyin dokusu arasına ince sıvama tarzında kanamalar ortaya çıkabilir ve “subaraknoid kanama” olarak adlandırılır. Beyin dokusu içindeki kanamalar bazen ventrikül adı verilen içi BOS dolu olan odacıklara açılabilmekte ve “intraventriküler hematom” adını almaktadır.

  

 

Beyin kanamalarında cerrahi tedavi ön planda önem kazanmaktadır. Ancak cerrahi müdahale için kanamanın boyutu, yeri, cerrahi ulaşılabilir olması ve yapılacak cerrahi tedaviden hastanın zarar görme şansının az olması önem taşımaktadır. Genellikle acil durumlar olduğu için hastanın diğer sistemik hastalıkları göz ardı edilmekte, ancak tabii ki gerekli tedbirler operasyon sırasında ve sonrasında alınarak komplikasyon çıkmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Unutulmamalıdır ki, hastanın zaten hayatını ileri derecede tehdit eden bir durum söz konusudur, diğer sistemik rahatsızlıklar bunun yanında daha az önemli olmaktadır.
 
Epidural hematom beyin zarı damarlarında oluşan yırtıklar, subdural hematoma beyin dokusunun kanını zara doğru taşıyan asıcı venöz damarlardaki yırtıklar, intraserebral hematoma ise beyin dokusu içindeki damarlarda travma etkisi oluşan yırtıklar neden olmaktadır.

Akut subdural hematom , ölüme yol açma oranı en yüksek kanamalardır. Kanamanın kontrolü zor olduğu gibi dokularda oluşturduğu birincil ve ikincil hasarlarda çok etkili olmaktadır. Ameliyat olsun veya olmasın hasta da eğer yaşar ise sekel kalma riski çok yüksek olmaktadır.

Kronik subdural hematomlar ortaya çıkmadan bir müddet önce (1 hafta-1 ay) hastanın kafa travması hikayesi mevcuttur. Hasta travma sonrasında herhangi bir yakınma hissetmez. Zamanla beyin zarı altında beyin dokusu üstünde yavaş olarak büyüyen kan kitlesi beyne baskı yapmaya başlar ve inatçı baş ağrısı, kusma, uyuklama, bir taraf kol ve bacakta güçsüzlük, nöbet geçirme vb yakınmaları çeşitli oranlarda yaparak hastayı hekime getirir. Genellikle hastalar yaşlıdır ve küçülen beyin dokusundan beyin zarına giden damarların gergin olması nedeniyle ufak kafa travmalarında dahi bu damarlarda ince yırtıklar oluşarak bu tür kanamalara yol açabilmektedir.  Tedavisi cerrahi olmaktadır. Beyin zarı altındaki kanın tahliyesi ile problem düzeltilir.

Subaraknoid kanamalar(SAK) travmalardan sonra sıkça karşımıza gelebilmektedir. Cerrahi tedavi düşünülmez. SAK artarak kontüzyonlara dönüşebilir. Genellikle kontrol BT lerde 1-2 gün sonra BOS ile yıkanarak görünmez hal almaktadır.

Ventrikül içi kanamalarda da cerrahi müdahale erken dönemde düşünülmemektedir. Ancak kontrollerde artış olur veya hastanın klinik kötüleşmesinin sebebi olarak düşünülürse ventriküle konulacak bir adet kateter yardımı ile hematomu boşaltma yolu seçilebilir. Aynı zaman bu yöntem, BOS dolaşımının bozulmasına yol açan ve hidrosefaliye neden olan ventrikül içi kanamalarda da tercih edilecek cerrahi tedavidir.

Kontüzyonlar ise beyin dokusu içinde damar yaralanması ile beraber doku harabiyeti birlikte olduğunda karşımıza çıkmaktadır. Genellikle cerrahi tedavi gerektirmeyen, takip edilerek oluşturacağı klinik tabloların yani hastanın yakınmalarının takibi ön plana geçmektedir. Hastalarda oluştuğu bölgeye göre, kişilik-mizaç değişiklikleri, çevresindekileri tanıyamama, konuşma bozuklukları, anlama bozuklukları, kontrolsüz hareketler, solunum sıkıntısı vb birçok hafiften ağıra problemlere yol açmaktadır ve eğer yakınma var ise çoğunlukla maalesef iyileştirici tedavisi bulunmamaktadır.
 
Aksonal yaralanmalar ise, kontüzyonların daha küçük boyutlu olanlarına ve yaygın-diffüz yerleşimli olanlarına verilen addır. Diffüz aksonal yaralanmalarda(DAY) hasta daha ilk andan itibaren klinik olarak kötü bir pozisyonda olmaktadır. Hastanın genellikle yoğun bakım şartlarında tedavisi gerekmektedir. BT de bir bulgusu sıklıkla olmayan , hastanın nörolojik muayenesi sonrasında öncelikle klinik olarak tanı konulan bir travma şeklidir. Hastanın genel durumu müsait olduğunda MR çekimi bize aksonal yaralanma ile ilgili görüntüsel kanıtları gösterebilmektedir. Hastalar bitkisel hayat ile tamamen düzelme arasında geniş bir yelpaze de iyileşme göstermektedir. Cerrahi tedavisi olmayıp, öncelikle yoğun bakım ünitesinde destek tedavisi, sonrasında ise serviste takip edilerek eğer tam düzelme olmadı ise hasta yakınlarının evde bakımı ve tedavisi ile ilgili bilgilendirilmesi esasına dayanan bir tedavi durumu söz konusu olacaktır.

Kafa travmalarında hasar birincil veya ikincil olarak adlandırılır. Birincil ”primer” hasar genellikle geri dönüşü olmayan travma sırasında gerçekleşen hasara denilmektedir. Kafa travmalarında tedavideki amaç ikincil “sekonder” hasarı önlemektir.

Bu nedenle kafa travması olan hasta karşısında öncelikle soğukkanlı olmak ve hızlı davranmak gerekmektedir. Solunumu devam ettirilmeli, soluk yolu açık tutulmalı ve beyin oksijenlenmesine fırsat verilmelidir. Travmanın olduğu alanda açık yara var ise en kısa sürede,  en temiz yol ile dış ortamla ilişkisi kesilmelidir. Hastanın özellikle boyun omurlarında da travmatik patolojisi olabileceği unutulmamalı ve boyun kısmı mümkün olduğunca sabit tutulmaya çalışılmalıdır. Kafa ile boyun bir sabitlenmek koşulu ile hastanın en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvurması sağlanmalı ve travma hakkında sağlık çalışanlarına kısa ve özenli bilgiler verilmelidir.