Hidrosefali

Beyin içinde beyin omurilik sıvısı(BOS) salınım veya emilimindeki bozukluklar nedeniyle BOS miktarında artış olması ve bunun sonucu olarak kafa içi basıncının artması ile ortaya çıkan radyolojik görünüme “hidrosefali” adı verilmektedir.BOS dolanım yollarındaki tıkanıklık veya  BOS yapımı ve emilimi arasındaki dengesizlik sonucunda beyin içinde ventrikül adı verilen odacıklarda genişleme olması çevre beyin dokusuna baskı yapar ve kafa içi basıncının da artması ile beraber hasta da çeşitli yakınmalara neden olur.
Büyütmek İçin Tıklayın
1000 canlı doğumda 3-4 oranında görülme sıklığı izlenir. Komunike ve non-komunike olarak ikiye ayırmak mümkündür. 
Komunike yani bağlantılı tipte; kafa içi ile omurga arasındaki BOS dolanım yollarında tıkanıklık yoktur. BOS yapımında artma veya emilimindeki azalma sonrasında BOS miktarında belirgin artma sözkonusu olmaktadır. Tüm ventriküllerde genişleme söz konusu olmaktadır. Menenjit, subaraknoid kanama (SAK) ve araknodit bu tipin sık görülen sebepleri arasındadır. Tedavide ventriküloperitoneal şant(VPS) veya lumboperitoneal şant uygulaması yapılabilmektedir.
  
Non-komunike yani bağlantısız tip ise, BOS dolanım yollarında tıkanma söz konusudur. Bu nedenle BOS tıkanmanın gerisinde tıpki bir barajda bendin gerisinde su toplanması gibi birikmektedir. Doğumsal  sebepler arasında,
- Akuadukt stenozu
- Foramen monro atrezisi
- Chiari ve Dandy-Walker malformasyonları
- İyi huylu kafa içi kistler
- Kafa kaidesi anomalileri, sayılabilir.
Edinsel olan sebepler arasında ise, 
- Tümörler
- Beyin içi kanamalar
- Ventrikül içi kanamalar, sayılabilir.
Hidrosefali olan yenidoğanlarda, beraberinde farklı anomalilerde olabilmektedir. En sık karşılaşılan patoloji ise, meningomyelosellerdir. 
Hastaların yakınmaları; aşırı duyarlılık, bulantı-kusma, baş ağrısı, uyuklama ve nöbet geçirme olan sayılabilir. Muayene de bulgular ise; baş çevresinde artma, kabarmış bıngıldak, gelişme geriliği, gözlerde yukarı bakışta kısıtlılık, göz dibinde ödem ve 6. beyin siniri etkilenmesine bağlı olarak göz hareketlerinde dış tarafa bakamama sayılabilmektedir.
                
Hidrosefali ve diğer anomalilere gelişen tıp sayesinde artık daha anne karnında iken  erken dönemde tanı konulabilmektedir. Bu durum sayesinde hastalık hakkında ve hasta hakkında gerekli kararlar çok erken dönemde verilebilmektedir. 
Tanısal tetkiklerden USG, bilgisayarlı tomografi(BT) ve manyetik rezonans görüntüleme(MRG) sık kullanılan yöntemlerdir. Güvenilirlik, ulaşılabilirlik ve çekim hızı açısından BT öne çıkmakta, MRG ise daha detay bilgi vermesi açısından değerini korumaktadır.
Tedavisi; mümkün olan en kısa zaman da VPS takılması ile kafa içindeki birikmiş olan BOS un karın içine aktarılması ve sonuç olarak kafa içi basıncının azaltılması esasına dayanmaktadır. 
                  
Maalesef VPS takılması günümüzde en sık kullanılan yöntem olmasına rağmen beraberinde birçok sıkıntıları da getirmektedir. Şantın çalışmaması ve enfeksiyon çok sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki durumda da BOS nın drenajında azalma veya tamamen kesilme olmakta ve hidrosefaliye ait yakınmalar ve bulgular tekrar ortaya çıkmaktadır. Diğer VPS problemlerinde de olduğu gibi böyle bir durum ile karşılaşılması halinde çare gene VPS uygulamasındadır. Yani revizyon cerrahisi kaçınılmaz olmaktadır.
Bazı sebeplere bağlı olarak gelişen hidrosefali tiplerinde ventriküloperitoneal şant takılmasına alternatif yada tamamen yerini alması öngörülerek third ventrikülostomi adı verilen bir yöntem geliştirilmiştir. Günümüzde kullanım alanı dar olsa da yapılan çalışmalar ile gelecekte VPS nin yerini alması planlanmaktadır. Belki de bu sayede hastalar şant bağımlısı olmaktan ve komplikasyonlarından kurtulabilecek ve tek seferde kalıcı bir tedaviye kavuşabileceklerdir.