Karpal Tünel Sendromu

Elimizle cisimleri tutma işlevini yapan kasları çalıştıran “median sinir” sıklıkla el bileğinin avuç içine bakan bölgesinde sıkışmaya maruz kalır. Buna bağlı ortaya çıkan yakınmalara “karpal tünel sendromu” adı verilmektedir. Karpal tünel sendromu vücudumuzda en sık görülen sinir sıkışması şeklidir.

El bileğinde median sinirin içinden geçtiği dar bir tünel mevcuttur. Bu tünele karpal tünel adı verilmektedir. Tünelin tabanını el bileği kemikleri, tavanını ise transvers karpal ligaman adı verilen bir bağ oluşturmaktadır. Tünel içerinde basınç artışı veya tünelin daralması median sinirin sıkışmasına neden olur. 

El bileğinin zorlanması ve tekrarlayan travmalarında ligaman denilen bağ dokusunda kalınlaşma ortaya çıkmaktadır. Normal de altındaki sinir ve diğer dokuları koruyan bu yapı, kalınlaşma sonrasında baskı unsuru olmakta ve özellikle sinirin işlevini engelleyen ve yakınmalara yol açan yegane sebep olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kadınlarda erkeklere oranla daha sık karşımıza çıkmaktadır. Özellikle el işi yapan( örgü, nakış vb. ) kişilerde, bilgisayar kullananlarda, masa başı çalışanlarda, inşaat işleri,seramik ustalığı vb gibi el bileğini iş yaşantılarında sürekli kullananlarda karpal tünel sendromu görülme oranı artmaktadır.

Şeker hastalığı, guatr vb dahili hastalıklar ile beraber olarak da görülebilmektedir. Bu hastalıklarla beraber olduğunda cerrahi tedaviden önce, dahili rahatsızlığın kontrolü sağlanmalıdır. Ayrıca teşhis için yapılan Elektromiyelografi(EMG) de sebep açısından bilgi sahibi olmak mümkündür.

El bileğininin yanlış kaynamış kırıkları, elbileği kemiklerinde osteoartit (kireçlenme-aşınma), bazı romatizmal hastalıklar da karpal tünel sendromuna neden olabile nadir durumlardır.

Gebelik ve emzirme döneminde de karpal tünel sendromu yakınmaları ortaya çıkabilmektedir. Böyle hastalarda bilgilendirme iyi yapılmalı ve gebeliğin veya emzirme döneminin sonlanması ile yakınmaların gerileyebileceği hastaya anlatılmalıdır. Ancak bu dönem de olan bazı hastalarda yakınmalar öyle şiddetli olmaktadır ki, hasta cerrahi tedavi yolunu tercih edebilmektedir.

Ağrı, elde karıncalanma ve uyuşma, özellikle başparmak kullanılarak yapılan işlerde zorlanma-güçsüzlük sık görülen yakınmalardır. Daha nadir ve ilerlemiş olgularda ise başparmak arkasında avuç içindeki kaslarda erime(atrofi) görülebilmektedir. Genellikle iş yapma sırasında hasta bir müddet sonra uyuşma nedeniyle ara vermek zorunda kalmaktadır. Hastaların ifadesi ile, elinde tuttuğu bir cismin kısa süre sonra fark etmeden elinden düştüğü belirtilmektedir. Geceleri uykudan uyandıran karıncalanma, uyuşma veya hissizlik hastalar için bezdiren yakınmalardır. Geceleri bu yakınmalar ile uyanan hasta elini sallamak ile rahatladığını ifade etmektedir. Bu durum uyku düzensizliğine, huzursuzluğa ve gece uykusunu alamamak nedeniyle kronik yorgunluğa yol açmaktadır. Gece uyandırması başlarda seyrek iken gün geçtikçe sıklığı artmaktadır. Karpal tünel sendromu hastalarında hayat konforunda belirgin azalma söz konusu olmaktadır.

Eldeki yakınmalar bazen dirseğe veya omuza kadar yayılabilmektedir. Yakınmaların niteliği boyun fıtığı ile karışabilecek kadar yoğun olabilmektedir. Bu durumda ayırıcı tanı önem taşımaktadır. Hastanın yakınmalarının hikayesi, yeterli bir nörolojik muayene ve tetkikler ile tanı koymak son derece önem arzetmektedir. Ayırıcı tanı sonrası gereksiz boyun fıtığı tedavisinden veya operasyonundan hastanın kurtulması mümkün olabilmektedir.

Hasta hekime başvurduğunda anlattığı hikayeden bile tanı konulabilmektedir. Yapılan muayene sonrasında istenecek EMG ve gerekli görülür ise ayırıcı tanı amacıyla boyun fıtığına yönelik MRG ile tanı doğrulanmalıdır.

Tedavisi için çeşitli uygulamalar söz konusu olmakla birlikte, cerrahi tedavi ile sinirin dekompresyonu en kesin ve kalıcı yöntem olmaktadır. Sıkışma bölgesine enjeksiyon, el bileğini istirahat ateli ile dinlendirmek, çeşitli ilaç tedavileri, fizik tedavi görmek gibi tedavi seçenekleri sadece bir nebze olsun yakınmaları rahatlatmakta ancak kalıcı etkileri maalesef olamamaktadır. Bu yöntemlerle baskı unsuru olan doku ortadan kalkmadığı veya iyileşmediği için kesin çözüm olarak hastaya sunmak çok doğru olmamaktadır.

Cerrahi tedavi sonrasında hasta daha ilk geceden yakınmalarının geçtiğini ifade etmekte, pansumanı kalktıktan sonra elini kullanmaya başlayınca gündelik yaşantısında rahatlamasını çok net bir şekilde ifade etmektedir.

Ameliyat lokal anestezi ile olmakta, hastanede kalış süresi birkaç saati geçmemektedir.